23 Kasım 2014

En iyi 10 Veda filmi


“Yönetmenlerin en iyi ilk filmleri” listeleri çeşitli sinema dergi ve sitelerinde zaman zaman yapılmakta bildiğiniz gibi. Peki ya ilk filmler gibi önemi yadsınamayacak son filmlerle ilgili neden yapılmamakta? Sebebini bilmiyor, çok da merak etmiyorum açıkçası. Bela Tarr ve Hayao Miyazaki’nin ardından geçtiğimiz günlerde 10. filmini çektikten sonra emekli olacağını açıklayan Quantin Tarantino, bırakma sebebi olarak yaşlılığın yaratıcılığı öldürdüğünü ve iyi filmler yaparak, dinç bir şekilde veda etmek istediğini söylemişti. Tarantino’ya hak versek de sinema tarihinde geriye doğru gidip, usta yönetmenlerin yaşlılık dönemlerinde de çok önemli filmler, hatta başyapıtlar ürettiklerini görürüz. Öte yandan birçok yönetmenin aynı temalar etrafında döndükçe, yaratıclığını ve heyecanını kaybettiğini, vasat veya kötü filmlerle sinemaya veda ettiğini biliyoruz. Film çekmenin belki de artık sanatını icra etmekten ziyade bir alışkanlığa, geride daha fazla eser bırakma amacıyla üretmek için üretmeye dönüşmesi gibi etkenler, usta isimlerden kötü filmler çıkmasını bir nebze açıklıyor.

En görkemli vedaların, listenin ilk iki sırasına koyduğum Once Upon a Time in America ile Sergio Leone ve Eyes Wide Shut ile Stanley Kubrick’inki olduğunu düşünüyorum. Leone, A Fistful of Dynamite’ten sonra 13 yıl, Kubrick ise Full Metal Jacket’tın ardından 12 yıl bekledi. İki yönetmenin de son filmlerine baktığımızda, Leone’nin Spagetti Western dışında da harikalar yaratabildiğini göstermesi oldukça önemliydi. Kubrick’in ise sinemasının tüm özelliklerini barındıran, cesur ve ayrıksı bir başyapıtla dönmesinin yanı sıra, film gösterime girmeden ölmesi vedasını daha etkileyici kıldı. Unutulmaz komedi filmleriyle gönlümüzde ayrı bir yeri olan Ertem Eğilmez’in son filmi Arabesk, Yeşilçam filmlerinin kusursuz bir parodisiydi. Filmografisine baktığımızda Eğilmez’in bambaşka bir komedi anlayışıyla seyirci karşısına çıkması bir yana, Arabesk’in sinemamıza eşik atlatan sayılı filmlerden biri olması değerini artırıyor. Yönetmenin son filmi olması da o kadar anlamlı ki… Alfred Hitchcock’un son çalışması Family Plot ise genellikle Hitchcock sevenleri pek tatmin etmemiş. Ama bana kalırsa olay örgüsü, mizahı ve kimi akılda kalıcı gerilim sahneleriyle üstada yakışır bir sinemaya veda filmi oldu. Son anda liste dışında kaldığını belirteyim.

10 film arasına almasam da Carl Dreyer'in Gertrud'u, Kenji Mizoguchi'nin Akasen Chitai'ı, Yılmaz Güney'in Duvar'ı, Howard Hawks'ın Rio Lobo'su, Reiner Werner Fassbinder'ın Querelle'i, Frank Capra'nın Pocketful of Miracles'ını, Hayao Miyazaki'nin The Wind Rises'ını ve geçtiğimiz günlerde aramızda ayrılan büyük sinemacı Mike Nichols'ı ve son filmi Charlie Wilson's War'ı da bu vesileyle analım.

Aramızdan ayrılan veya emekliliğini açıklayan, dolayısıyla da filmografisi son halini almış yönetmenlerin sinemaya veda niteliği taşıyan filmlerine baktığımızı, uzun zamandır film çekmeyen, çekip-çekmeyeceği de belirsiz olan Alan Parker ve David Lynch gibi yönetmenleri ise değerlendirme dışında tuttuğumuzu belirteyim.

1- Once Upon a Time in America (Sergio Leone)
2- Eyes Wide Shut (Stanley Kubrick)
3- Papurika (Satoshi Kon)
4- A Torino Lo (Bela Tarr)
5- Red (Krzysztof Kieslowski)
6- Offret (Andrei Tarkovsky)
7- Arabesk (Ertem Eğilmez)
8- That Obscure Object of Desire (Luis Bunuel)
9- Solo, or the 120 Days of Sodom (Pier Paolo Pasolini)
10- Before the Devil Knows You’re Dead (Sidney Lumet)